Milletin Seçimi olarak İHLASZEDE olan vatandaşlarımızın yaşadığı sorunları gündeme taşıdığımız andan itibaren, ülkemizde üstü kapanan ve sadece İHLASZEDELERİ ilgilendiren bu konunun gündem olduğu ve her kesimden duyarlı yurttaşın kapanmış bu olayı aydınlatabilmek adına elinden gelen çabayı gösterdiğini görmekten dolayı iftihar etmekteyiz. Amacımız; on binlerce acı çeken vatan evladının sorunlarının çözülmesini sağlamak ve onları bu duruma düşüren, yıllardır acı çekmelerine sebep olan herkesin en ağır cezayı almalarını sağlamaktır. Yaktığımız mumun ışığı, her geçen gün daha çok alanı aydınlatmakta ve kapalı olan her dosyanın ve bilginin gün yüzüne çıkmasını sağlamaktadır.
Ülkemizde gündem belirleyebilen etkin kalemlerin bu konuda yeni yazılar yazması ve karanlıkların aydınlanmasına katkı sağlaması takdire şayan niteliktedir.
Gelin hep birlikte iki yazarın bu konuda ki yazılarını okuyalım.
23 Ocak 2019 tarihli Sayın Soner YALÇIN ın İhlas Haber Ajansı ile ilgili yazısı şöyle;
İhlas kriptoları
İhlas Haber Ajansı (İHA)…
Hele bir dönem her yerde gözü-kulağı vardı. Kameraları sanki istihbarat örgütünün cihazı gibi olmayacak yerde kayıt yapardı!
“Bizim Mahalle” 1990’larda bu ajansa, “Kontr-Gerilla (Gladio) Film Merkezi” adını koydu!
Amerikan vatandaşı Mücahit Ören, 2008’de ülkesi ABD’den dönerken yanında keçi sakallı vatandaşını getirdi: Thomas Bonifield (d.1967).
İHA Genel Koordinatörü ve sonra İHA Genel Müdürü yapılan Thomas Bonifield kimdi?
Mücahit Ören’in açıklamasına göre gazeteciydi!
-ABD, Irak’a saldırdığında -merkezi New York Rockefeller Center’da bulunan- Amerikan’ın üç büyük televizyon kanalından biri olan NBC News’in Bağdat bürosunu kurdu.
-ABD Afganistan’a saldırdığında NBC News’in Kabil bürosunu kurdu.
Arizona State Üniversitesi mezunuydu; Sovyetler Birliği dağılırken Leningrad Devlet Üniversitesi’nde çalışmalarda bulundu. Anadili İngilizce kadar Rusça biliyordu.
NBC News’in Moskova bürosunu altı yıl yönetti. İran’dan İsrail’e girip çıkmadığı Ortadoğu ülkesi kalmadı.
Böyle bir “kariyeri” varken 2008’de İHA’ya “transfer” oldu; belki de “atandı!” Geldiği dönemi anımsatırım; Ergenekon-Balyoz kumpaslarının başladığı süreç: “Ulusalcılar darbe yapacak” haberleri yaptılar sürekli…
Thomas becerikli adamdı; “Işıkçı” müritlere uyup sakal bıraktı!
Fakat…
Ne zaman ki 15 Temmuz FETÖ darbesi başarısız oldu Thomas apar topar ABD’ye döndü! NBC News’ten arkadaşları 15 Temmuz gecesi “darbe başarılı olsun” diye, “Erdoğan Almanya’ya kaçtı” yalanını dünyaya yaydı!
İhlas bünyesinde hep kripto simalar bulundu/bulunuyor…
İşte bir başkası
Marc Isaiah Grossman (d. 1951)…
Amerikalı diplomat. İlk görev yeri Pakistan oldu. Ardından NATO’da bulundu.
1989-1992 arasında Ankara’da müsteşar ve 1995-1997 arasında büyükelçi olarak çalıştı.
Evet, 28 Şubat sürecinde Ankara’daydı! O sıcak günlerde Genelkurmay Başkanlığı’nı dinlemesindeki rolü açığa çıkan ABD’nin Adana Konsolosu Elisabeth Shelton ile birlikte 1997 Temmuz’unda Türkiye’den apar topar ayrıldı. ABD Büyükelçiliği beş ay müsteşar düzeyinde temsil edildi.
Yine de Grossman, Türkiye ile ilişkisini kesmedi. Çünkü:
ABD, o yıllar “yeni rota” çiziyordu Türkiye’ye. Grossman, Yasemin Çongar’a verdiği dört gün süren röportajında, Türkiye’nin daha fazla yerel özerkliği konuşması gerektiğini söyledi. Sürekli Barzani örneğini verdi; güya Türk- Kürt etnik çatışması böyle çözülebilirdi!
Grossman kuşkusuz BOP temsilcisiydi. Irak’a saldırı öncesinde ABD-Türkiye arasındaki tezkere görüşmelerinde yer aldı ve her seferinde Türkiye’yi sırtından bıçakladı; Barzani’ye- PKK’ya destek çıktı. Peki…
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın üç numaralı adamı iken 54 yaşında 2005’te emekli oldu.
Nereye “transfer” oldu dersiniz; İhlas Grubu!
NATO’da görev yapan, NATO’nun 50’nci yıl kutlamalarını organize eden Grossman, NATO burslu Enver Ören’e “danışman” oluverdi! Nerede nasıl tanıştılar acaba?
Grossman’ın İhlas’taki ilk icraatı ne oldu: Medya devi Rupert Murdoch’u Türkiye’ye soktu. İhlas’ın TGRT kanalını, Murdoch’a verdirdi!
İlişkiler ağı
Aslında 2005’te emekli olunca Grossman…
1997-2001 arasında ABD Savunma Bakanlığı yapan (eşi Diana Dunn, Rockefeller’ın özel danışmanıydı) William S. Cohen’in sahip olduğu, -30 ülkede faaliyet gösteren uluslararası stratejik danışmanlık şirketi- Cohen Group’un başkan yardımcılığına getirildi.
Diğer başkan yardımcısı ise NATO komutanlığı ve ABD Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmış Joseph Ralston idi. Bu ismi hatırlatmam şart:
General Raltson, Başkan Bush tarafından Eylül 2006’da PKK koordinatörlüğü görevine getirildi! Ardından PKK, Ekim 2006’daki ateşkesi ilan etti. Ardından açılım süreci başlatıldı. Sonra bozuldu vs.
Mesele şu ki: Cohen Group, Lockheed Martin, General Dynamic, Sikory Aircraft gibi büyük silah şirketleriyle işbirliği yapıyor! Bu grup Türkiye’de yakın bağlara sahip; iç çatışmalarla yakından ilgili!
Evet, İhlas-Grossman ilişkisinin perde arkasındaki güç Cohen Group idi!
FETÖ’nün avukat desteği aldığı hukuk bürosu DLA Piper’in stratejik ortağı kim dersiniz: Cohen Group!
Ne ilginç değil mi?
İhlas derken karşınıza PKK çıkıyor…
İhlas derken karşınıza FETÖ çıkıyor…
Neden hiç şaşırmıyoruz:
15 Temmuz darbesinden üç ay önce Cahit Paksoy İhlas’a CEO oldu.
Hepsi; Thomaslar- Grossmanlar vd. “Yeni Türkiye”ye hazırlıktı. Darbeden iki gün önce Mücahit Ören ne mesaj attı: “Yakında Ankara’yı ayağa kaldıracağız!”
FETÖ’ye destek sağladığı iddiasıyla Cahit Paksoy yargılanıyor! Diğerleri kaçtı. Mücahit’e dokunan yok. Kalkanı -rahip Brunson gibi- ABD çünkü!
FETÖ okulu Fatih Koleji mezunu Mücahit hâlâ diyor ki; “FETÖ bizi batırmak istedi!” Fetullah Gülen’in babasına çanta içinde dolarlar getirdiğini unutmuş görünüyor!
Daha hatırlatacağız…
Bir diğer güçlü kalem Sayın Aytunç ERKİN in konu ile ilgili yazısı da şöyle;
Mücahit Ören, PKK ve FETÖ destekçisi ABD’li kuruluşa üye
ABD’NİN ETKİLİ KURULUŞU ATLANTİK KONSEYİ… 2007’DE VE 2014’TE PKK’YA AÇIK AÇIK ÖZGÜRLÜK İSTEDİ…
FETÖ’CÜLERE YAPILANLARI ELEŞTİRDİ, ERDOĞAN’I HEDEF ALDI. ABD VATANDAŞI ÖREN DE BU KONSEYİN ÜYESİ…
Dünyaya yön vermeye çalışan Amerika Birleşik Devletleri’nde neden 1777 düşünce kuruluşu var? Washington-New York ekseninde kurulan bu kuruluşlar ne yapıyor? Amaçları ne? Ortak özellikleri, ABD yönetimlerine yön vermek hatta yoldan çıkanları hizaya getirmek. Hatta siyasi-kültürel olarak ele geçirmek istedikleri ülkelerden de ‘ajan’ devşirmek… Bu ‘düşünce kuruluşlarından’ önemli olanları ise bir elin parmağını geçmez…Örneğin… 1921’de New York’ta petrol zengini John Davison Rockefeller tarafından kurulan CFR-Council on Foreign Relations/Dış İlişkiler Konseyi… Yüzlerce siyasetçi, gazeteci, iş insanı bu kuruluş altında hareket ediyor. AKP’nin ilk dönem en etkili ismi Cüneyd Zapsu, o dönem Akşam Gazetesi’nde yazan Güler Kömürcü’ye CFR’nin Ankara’daki toplantısını şöyle anlatmıştı: “Dedi ki Zapsu:… ‘Amerika’nın asıl karar vericileri ile bir araya geliniyor. ‘Kalıcı’ karar vericilerle irtibat kuruluyor. CFR üyeleri sadece ABD değil, dünyanın ‘kalıcı’ karar vericileri, top 5’indendir.” Peki Türkiye’nin CFR’si yok mu? Var. Onu başka zaman anlatacağız. Konumuz bugün ve sonrasında başka…
2007’DEN BU YANA ETKİN
Bu düşünce kuruluşlarından birisi de Atlantik Counsil. (Atlantik Konseyi) 1961’de Washington’da kuruldu. Konsey, PKK’ya özgürlüğü savunuyor, FETÖ’cü polislere sahip çıkıyor. Hatırlayın… 15 Ekim 2007 tarihli “PKK’nın silahsızlandırılması, dağıtılması ve (topluma) yeniden entegre edilmesi” raporuyla dikkat çeken bir isim vardı: David Phillips… İşte bu konseyin etkili ismi, Türkiye üzerine çalışmalar yapmasıyla tanınıyordu. Devam edelim…
Konseyin etkili araştırmacısı David Phillips: PKK terör örgütü listesinden çıkarılmalı, YPG’ye silah verilmeli
Aynı zamanda Columbia Üniversitesi Barış ve İnsan Hakları Enstitüsü Direktörü olan David Phillips,19 Kasım 2014’te de“Irak Kürdistanı, yani dünyada bundan sonra ilan edilecek ilk bağımsız devlet olacak” dedi. City University Of New York’a bağlı City College of NY Anthropology Bölümü öğrencilerine “ekstra kredi” niteliğinde Kobani konulu iki saatlik ders verildi. Basına kapalı olan etkinliği yalnızca Barzani’ye yakınlığıyla bilinen Rudaw haber sitesi muhabiri izledi. Ev sahibi olarak açış konuşmasını yapan Antropooji Bölümü profesörü Stan Thangaraj’dan sonra söz alan Phillips, ABD yönetiminin Kürt politikalarında bir an önce değişime gitmesi gerektiğini ifade etti. PKK’nın “terör örgütü” listesinden çıkartılmasını isteyen Phillips, PYD ile ilişki geliştirilmesi ve “Irak Kürdistan Bölgesi”nin bağımsızlığına destek verilmesini istedi. Kobani’den sonraki gelişmeleri sıralayan Phillips, ABD’nin YPG’ye silah yardımı ve PYD ile görüşmesinin önemine işaret etti. Phillips, “Bu süreçte yaşanan gelişmeler Suriye Kürtleri ile PKK’yı bir araya getirdiği gibi, Irak Kürtleri ile bir araya gelmelerini ve dolayısıyla Kürt birliğini de sağladı” diye konuştu. Phillips şu skandal cümleye de imza attı: “Türkiye’nin 2012’den sonra IŞİD ve cihatçı gruplarla ilişkileri hakkında yeterince kanıt var.”
Konseyin Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Aaron Stein: Emniyet, FETÖ’cü polislere yapılan operasyonla zayıfladı.
Atlantik Konseyi’nin Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Aaron Stein’e geçelim. 18 Ekim 2016’da The Atlantic adlı haber sitesinde Fetullahçı polisleri şöyle savundu: “Türkiye aynı anda Gülen takipçileri, PKK ve DEAŞ’la mücadele etmek zorunda. Emniyet istihbaratı, operasyonlar kapsamında tutuklanan polis memurlarının ardından zayıfladı.”
ERDOĞAN’I HEDEF ALDI
FETÖ mensubu emniyetçilere yapılan operasyonları eleştiren Stein, 23 Şubat 2018’de de Alman Deutsche Welle’ye verdiği röportajda, Türkiye’nin Suriye politikasını şöyle eleştirdi: “Afrin‘de zannedersem 34 kayıp verildi… Kayıplarda artış var. Buna ek olarak bir de Kuzey Irak’taki sorunlar var. PKK sorununu kesinlikle şiddetlendirebilir, minimumda da Kürtleri Türk hükümetine karşı öfkelendiriyor. Türkiye geçici bir süre için Afrin’de asayişi sağlayabilir…”
Stein daha da açık konuştu: “Ben kişisel olarak Erdoğan’ın kazandığını düşündüğünü zannediyorum. Ellerindeki istatistikleri ona getiriyorlar ve istatistiklere bakınca Türk Ordusu ortalığı duman ediyor. Ancak istatistikler, ordu bir an için başarılı olsa bile insanların kalplerini ve sempatilerini kazanmak bağlamında gerçekleri maskeliyor.”
Peki gelelim ABD vatandaşı Mücahit Ören’in Atlantik Konsey’le olan bağına… Şaşırmayın…
Mücahit Ören’in biyografisine bakın
İhlas Holding’in kurumsal internet sitesine girin ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahit Ören’in biyografisine bakın. Okuyalım: “Yayınlanmış birçok makalesi bulunan A. Mücahit Ören… Uluslararası Televizyon Sanat ve Bilimleri Akademisi, Atlantik Konseyi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ve Dünya Ekonomik Forumu gibi pek çok uluslararası düşünce ve meslek kuruluşu ile vakıfların üyesidir. Ören, 1995 yılından beri Letonya Cumhuriyeti New York Eyaleti Fahri Konsolosluğu’nu yürütmektedir.” Atlantik Konseyi’nin üyesi Ören… İlginç değil mi? Değil. ABD vatandaşılığını seçen birisi için hiç değil? Ancak…’Yerli-milli’ kavramını her gün gündeme getiren bir ‘cemaat’ için kabul edilebilir mi?
‘YENİ LAWRENCE’LAR KİM?
Hatırlatalım: Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Ekim 2014’te Marmara Üniversitesi’nin akedemik yılı açılış töreninde şöyle konuşmuştu: “Hizmet eri görünümünde, gazeteci- yazar görünümünde, terörist görünümünde yeni Lawrencelar’ın (İngiliz casusu) çabaladığını görüyoruz. Hizmet diyerek, basın özgürlüğü diyerek Sykes-Picot anlaşmalarını yapanlar var.”
Erdoğan’ın dediği ‘Yeni Lawrence’lar , ABD’ye hizmet edenler kimler?
Aytunç ERKİN SÖZCÜ YAZARI
MİLLETİN SEÇİMİ OLARAK İHLASZEDELERİN ACILARI DİNENE KADAR GÜNDEMİ BU KONU İLE SICAK TUTMAYA DEVAM EDECEĞİZ.
- MALUMUN İLAMI AF MECBURİYETTİR. - 03/03/2019
- İHLASZEDE YALNIZ DEĞİLSİN. - 25/01/2019
- İHLASZEDELER NİÇİN BU DURUMDA - 22/01/2019
- İhlas Finans’ın peşine düşmek lazım. - 19/01/2019
- İHLASZEDELER 2019 - 17/01/2019
- İhlaszedeler Son Dakika - 10/01/2019